DOLUNAY
Hep eksik kalan bir şeylerin
hüznüyle bir günü daha bitiriyorum. Yapılması gerekip de yapılamayanların
ağırlığı ile bu büyük kentin büyük bir caddesindeyim şimdi. Yıllar oldu
düşlerinin ilk yeşerdiği ama artık sığmadığım o küçük şehirden umut ve
heyecanla ayrılalı. Akşam çayırlarda paylaşılan dostlukları,çocukluğumun
salıncaklarını,ilk aşkımı ve gözü yaşlı annemi bir otobüs camında
bırakmıştım. Benim sığınabileceğim ablam vardı belki kendimden çok ona
güvenmiştim bu kente gelirken. Çünkü bizim büyük umutlarımız vardı
paylaşıldıkça coşkusu artan. Sonra o evlenip gitti. Herkesle mücadele edip aşkını
korudu. Hiç bir zaman hata yapmayacağına kendinden çok ben inanıyordum. O dolunay
gibi yüzü aydınlık,mutlu ama gözleri yaşlı ayrılmıştı evimizden. Ondan sonra
çocukluğumdan beri bana verdiği güçle ben ayrıldım o şehirden. Beni karşılayan
insanın ise o koca umut dolu yüreğinden eser kalmamıştı. Onun yanında kalmamım
koşulu yaşantısına müdahale etmemem idi. Çünkü o hala yaşadığını
kabullenemiyor. Tüm enerjimizi az bir ücret karşılığında bodrum katında bir
atölyede harcarken en çok sevdiğim insanın hızla tükenişini seyrediyordum. Ne
olurdu benimle konuşsa,tüm sıkıntılara çare bulsak,eskisi gibi birbirimize güç
versek. Oysa artık hiç bir şey eskisi gibi olamaz. Çok şey değişti ve geçmişe
özlem duymaktan durup ta yeniden kuramıyoruz yaşantımızı. Neydi o hızla yaşanan ve
tüketilen geriye insan suretleri bıraktıran duygular. İnsanları yanıltan duygular
mı yoksa edindiklerinin değerini yitirdikten sonra onlara insanlığa has tarihsel bir
yanılgı mı. İşsizlik,açlık ve hayal kırıklıkları ardından sevdiği insana bile
yabancılaşmak mücadele ruhunu yitiren insanların kaderidir belki de. |
Şimdi
ben ise en azıdan yaşantımı değiştirme,varolma kaygısı yaşıyorum. Her
gördüğümde hala bana umut ve direnç veren o dolunay yüzüne yakın olmama rağmen
sana uzak olmanın ağırlığını taşıyorum. Her şeye rağmen yüzümde ki tomurcukla
her şeyin düzeleceğine dair umudumu yitirmiyorum.
Mehtap BİLGİN
DENİZ YILDIZI
Ünlü bir şair yaz tatili için gittiği bir
şehirin kumsalında her sabah ve akşam yürüyüş yapıp denizi seyrediyormuş. Yine
bir gün güneş batmak üzere iken sahilde dolaşırken uzaklardan bir çocuğun koşarak
yerden bir şeyler alıp denize fırlattığını ve bu eylemi sürekli tekrarladığını
görmüş. Çocuk yaklaştıkça yerden alıp denize attıklarının gel-git olayı
yüzünden sahilde kalan deniz yıldızları olduğunu görmüş. Çocukla
karşılaştığında şair çocuğa sormuş: "Burası kilometrelerce uzunluğunda
bir sahil ve yerde de milyonlarca deniz yıldızı var. Onlardan birisini alıp denize
fırlatman ne fark ettirir ki ? " Çocuk yerden bir deniz yıldızı almış ve
denize fırlatmış ve şaire bakmış: "Onun için fark etti !" demiş. Daha
sonra tekrar koşmaya başlamış ve deniz yıldızlarını denize fırlatarak ilerlemeye
devam etmiş ... |