ÇIĞLIK

Yorucu bir günü bitirmişti yine. Dilekçeler, genelgeler, imzalar ve kalabalık bir insan selinin gürültüsünden sonra yalnızlığını paylaştığı televizyon sesi ile kendine sığınmıştı.

00080.jpg (1288 bytes)

Gökyüzünde soluk bir ay. Soluk bir düş, loş bir sokakta hafif bir müzik eşliğinde rengarenk giysilerle danseden insanlar. Gülüşmeler arasında birbirlerinin etrafında dönüyorlar.

Sonrası bir renk alacası. Akşam haberlerinde ekmeği zamlı söylüyorlar. Sonra tüpe, şekere...Ekran bir süre de Somali’de açlıktan ölen çocukları, doğuda gencecik yaşta yitirilen insanları gösteriyor sessizce; sonra silikleşiyor.

Sonra bir düş. Bir sonbahar sabahı. Yerdeki kuru yapraklar arasında bir gelincik. Kırmızı, ürkek ve karasız. Kayıp bir güneşin aydınlattığı bir çocuk parkı. Küçük bir kız çocuğu ağır ağır boş bir salıncağı sallıyor. Tüm sokaklarda paslı bir devirin sesi yankılanıyor.

Bir kaptan yorulabilir mi yeni seferlere çıkmaktan yaşamın anlamı deniz olmuşken? Bir şair ne kadar dargın kalabilir şiirlere? Hayalperest sıkılır mı hayal kurmaktan?

Eli avuçlarındayken genç bir işçi kızla yapılan sohbet ve ona doğru akan sevgi seli. Ne kadar kolaydı yaşam o zamanlar sanki hiç bir duvar dayanamazdı o güç karşısında. Şimdi hissizleşen bir yürek sevebilir mi ki yeniden. Sürekli kaçınılan gerçeklikler dikildikçe tüm çıplaklığıyla dingin bir halde yaşamaya devam edebilir mi.

Sonra bir düş. Cam fanus içinde çığlık atan bir karanfil

Mehtap Bilgin

00081.gif (12455 bytes) ...

Dört duvar arasında bir hayat.

Prangalar ayaklarımı acıtıyor.

Gem vurup özlemlerime isteklerime,

Kendi kanımla sarhoşum.

Acı keder faydasız bu odada.

Yalnızlığım ve ben arkadaşlık ediyoruz.

Dört duvar odada saklambaç oynuyoruz.

Ebe ben,yalnızlığım zaman,özgürlük ise,

Saklanan ...

00037.gif (12455 bytes)

Home | Nöbetçi Eczane | Cleantone | News | E-Mail | Links

Back | Next