JAZZ'a DAİR
Jazz'a ilişkin tanımların buluştuğu
ortak nokta bize şunu söylüyor: 1900'lerde Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya
çıkan özellikle Afro African topluluğunun elinden ve dilinden Afrika ritimleri, Avrupa
çalgıları ve armonileri, "blues" öğeleri, sokak orkestralarının müziği,
dans müziği, kilise müziği ve ragtime öğelerinin bir birleşimi olarak varlık
buldu. Bütün jazz yapıtları o dönemde Blues'dan gelen on iki ölçülük biçimi
kullandı. Biçimler değişti ama Jazz'ın en belirgin özelliği hep oradaydı:
Doğaçlama. Tümüyle birbirinden farklı olan Jazz yapıtlarının da temel öğesi
doğaçlamadır.
Jazz dinlemeye yeni başlayanların hazır
olmadıkları bileşimde, bir yapıtla ilk karşılaşmalarında anlamamaktan
yakındıkları çok görülür. Bir o kadar da çok rastlanan başka bir durum da,
anlayamamanın zevk almama duygusu ve sonunda Jazz'dan vazgeçmeyi doğurmasıdır.
Jazz'ın popülerliği ile öne çıkan akımlar
kadar popüler olamaması bir kayıpta değildir. Ancak bu inanış Jazz'ın seçkin bir
müzik olmasından kaynaklanmıyor. Dinleyen kulak, ait olduğu müzikal belleğin veri
bankasıyla eleştiremediği yada benzetemediği bir deneyim yaşandığında bazı
engelleri aşamaya bilir. |
"Belki
de alışan duyma ve anlamlandırma yollarını değiştirmek gerek."
farkına varmamız gereken hangi müzik akımını
benimsemiş olursa olsun, müzisyenin üzerinde taşıması gereken özelliklerin
değişmezliği. Jerry Coker şöyle sıralıyor bu özellikleri:
Müzikal Hüner:Herhangi bir müzikal biçimi
benimsemiş bir müzisyenin, deyim yerindeyse "sanatının erbabı" olması
gerekli.
Farkındalık:Kendi alanında üretim
yapanları dinlemek.
Yaratıcılık
Ruh ve Beyin Bütünlüğü
Her duyu sürecinde olduğu gibi,aynı müziği
duyan bireylerin algısı ve yorumlaması da farklılık içerir. Aynı müziği duyan
farklı bireyler,onu kendi öznel aynalarında kırdıktan sonra farklı biçimde algılar
ve anlamlandırır. İki üç akorla yapılan günümüz Türk Pop'uyla Jazz arasında dev
bir uçurum vardır. Günümüz pop müziğinin favori olması kolay bir algılama ve
anlamlandırma yoluna gidilmesindendir.
JAZZİZ |