00093.jpg (4429 bytes) 00126.jpg (6492 bytes) 00094.jpg (3915 bytes)
00128.jpg (7327 bytes) HİKAYEMİZ 00127.jpg (7367 bytes)
GECE

Sensiz
    bir başka gece.
Karanlık
    içime çöktü yine.
İçime çöktü
Yıldızsız ve Ay`sız gece...

Yürüyorum işte
Karanlığın derinliklerine.
Ufak bir umudun;
Uzak bir ışığın peşine
Özlemle düşüyorum
    delice...

Gel gelelim;
Yalancı çarelerle
Avunamıyorum bilebile.
Gözlerimi kapatsam,
Unut desem kalbime;
Çığlıklarına
teslim oluyorum sessizce...

Seni aradığım her gece,
Umudum bir sonraki gecede!
Yaşamaya alışacağım;
Ömrümü,
Gecelere serpe serpe!...


        ARCHE

Çıldırırdım gelmediği zamanlar. İçim içimi yerdi. Gelmeyecek korkusuyla gözlerim boşluğa saplanırdı. Bakışlarımla bağır bağır bağırırdım... Boşluğu doldururdu da sessiz çığlığım; içimdeki boşluğu kim dolduracaktı? Bilirdim, bir o vardı! Ve hüzün gezerdi gözlerimin avlusunda; firari yaşlar dökülürdü yanaklarımdan... Dizlerim kırılırdı, duvarın eteklerinde bulurdum kendimi. Sonra fısıldardım gizlice:

"Gelecek!
Hele ellerı sicaksa;
Ve de gülümserse gözlerı
perçemlerı arasindan..."


Akşam olunca gelirdi. Lambalar uyandığında, kısa uykularından! Yanı başında; donup kalırdım, şaşkın! İşte gelmişti beklenen!Her dakika, özlemi gittikçe şiddetlenen!
Yatağa uzanıp gözlerime dalardı. ! Öyle suskun, birbirimize bakardık. Teypte eski şarkılar çalardı; içimize hüzün yağardı, gözlerinden anlardım ...

“ Gel aldatma kendini
Oluk oluk sevdâdır akan
Gözlerimiz arasındaki
Görünmez arklardan!...”

arche         

Konuşmazdı hiç. Kaç zamandır, tek bir kelime bile dökülmemişti dudaklarından. Ama hep bir şey söyleyecekmiş gibi bakardı (Kimselerle görüşmek istemezdi; kaçardı hep kalabalıktan). Hep bir şeyler söyleyecekmiş ümidiyle dolardı içim...
Bana şiirlerini okuturdu. Saatlerce birbirimizin şiirlerini okurdum. Bazen bir mısrada, hafif bir tebessüm çırpınırdı dudaklarında. Ama birden asılırdı yüzü. Hüzün; yüreğine çökerdi bulduğu her fırsatta! Hiç ağlamazdı, belki ağlayamazdı! Ben ikimizin yerine de ağlardım doyasıya...
    Sokaktaki son ışıklar da sönerdi. Işıkların peşine, yollara düşerdik. Sararmış yaprak toplardık parklardan; yağmur altında anılara yağardık!...
Uzatsak sanki dokunacaktık; koşarak yetişemediğimiz o ışığı avuçlayacaktık! O kadar yakındı, bir o kadar da uzak! Sokağın sonu aydınlıktı. Sade sonu aydınlık bir sokakta, koşmaktan yorulan ayaklarımızla duruyorduk şimdi. Birbirimizi iteklercesine süzerek... Ve en azından birimizin yetişme olasılığıyla yaşayabileceğimizi düşünerek...

ARCHE

Home | Nöbetçi Eczane | Cleantone | News | E-Mail | Links

Back | Next