00093.jpg (4429 bytes) 00118.jpg (8057 bytes) 00094.jpg (3915 bytes)

DOLUNAY’A MEKTUPLAR

İşte bir gün daha bitiyor tüm gürültüsü ve karmaşası ile. Yaşadığım gerçekleşmemiş bir ihtilali kırklığı. O ihtilal ki gerçekleşse kendi kabuğunda yaşayan tüm insanları sarsarak ağızdan ağıza seda türküleri gezdirecek ve yorgun gözlere umut yerleştirecekti.

Şimdi ifade özgürlüğünü yıllarca yüreklerimize hapsetmişiz gibi geliyor. Konuştuğumuzda romanların satır aralarında ki ayrıntıları anlatmışız. Sustuğumuzda tüm dünyaya küsmüşüz. Yıllarca anlaşılamamanın derin yalnız lığı ile yürümüşüz o sokakları.

Hayat bilgisi dersinde öğretmemişlerdi ama biz yinede bilirdik değişimin doğa kanunu olduğunu. Ancak insanlığa has, has değerlerde ki değişimler karşısında şaşırdık. Yerimizi bulmada zorlandık. Avucumuzu ısırmaya başlayan karanfili verecek kimse bulamayınca başladı sorgular.

Bize sunulan hayatı mı yaşadık sadece? Hayallerimizi gecenin sessizliği ile paylaşıp aşkı hüzünlü film kareleri ile hapsedip, kendimizle bile kavga eder hale gelmişiz, mükemmele ulama kaygısı yüzünden.

Ve bir sabah kalktığımızda düş sandalımızın kayalıklara çarpıp parçalandığını gördük. Her şey bitmiştir artık kabullenmek zor olsa da. Panik yerini şaşkınlığa bırakır. Yaşananlar canlanır. Sonra yaşanması istenilenler. Kurgular gerçeklerle çarpışır. Kocaman bir boşluk hissedersin iliklerine dek. Hep eksik kalmıştır bir şeyler. Hep en iyisini isterken, en güzeli için çırpınırken yitirilen belki bile bile es geçilen gerçekler dikilir karşına ansızın. Korkarsın oysa artık geç kalınmıştır. O gemi limandan çoktan ayrılmıştır. Her bitiş yeni bir başlangıçtır da insan yaşadıkça umut eder ve o kıyıdan ayrılırken denize karşı sessiz bir haykırış kalır, “bir daha ki sefere”. Yaratılacak güzellikler vardır daha ve o karanfil elden ele gezinmeye devam edecektir. Değişim doğa kanunudur ne de olsa.

Mehtap BİLGİN

Gecede ölen tüm kelebeklerin balkonumuza yığıldığı sabahlarda, kulaklarınızada uzak bir köyde ansızın ve süratle geçen trenin çığlığında kaybolan bir köy çocuğunun yitik sesi birikir. Ve size kalan tüm karmaşa ve tekdüzeliğine rağmen başlamaktadır yeni gelen güne.

EMİNE GÖKKAYA

Ben vapurun güvertesinde

Trabzanlara düşen

kar tanelerinin eriyişini izlerken;

Sen bütün kırmızılarımı

Koynuna alıp,

Sonsuzluğa aktın.

Bense giderken

Bana bıraktığın maviliği

Külrengi denize akıttım.

EYLEM

Home | Nöbetçi Eczane | Cleantone | News | E-Mail | Links

Back | Next